-
1 fırsat
fırsat bu fırsat das kommt wie gerufen;fırsat buldukça bei jeder passenden Gelegenheit;fırsat bulmak (oder düşürmek) die Gelegenheit ergreifen;fırsat düşkünü Opportunist m;fırsatı ganimet bilmek die Gelegenheit beim Schopfe ergreifen;fırsat kollamak (oder gözetmek) eine günstige Gelegenheit abwarten;ilk fırsatta bei erstbester Gelegenheit -
2 kollamak
См. также в других словарях:
fırsat kollamak (veya gözlemek) — yapmak istediği iş için uygun bir zaman veya bir durum beklemek Sonra fırsat kollamasını biliyordu ve tekme yapıştıracak, çelme takacak zamanı içgüdülerin şaşmazlığıyla seçiyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırsat beklemek (veya aramak) — en uygun şartı kollamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırsat sakal altından geçer — fırsatı yakalayabilmek için uygun zamanı kollamak gerekir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
zaman kollamak — 1) bir işin sırasını beklemek 2) uygun bir fırsat beklemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bela aramak — kavga çıkarmak için fırsat kollamak Geceleyin belanı arama, haydi nerden geldinse bas git oraya. E. İ. Benice … Çağatay Osmanlı Sözlük
tilki uykusuna vermek — uyuyormuş gibi yaparak fırsat kollamak Muzafferiyeti sonuna kadar yudum yudum içebilmek için kendimi tilki uykusuna verdim. F. Celâlettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tilki uykusuna yatmak — uyuyormuş gibi yaparak fırsat kollamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözetmek — i 1) Korumak, bakmak, özen göstermek, himaye etmek Büyük kardeşler küçükleri gözetir. 2) Önem vermek, göz önünde bulundurmak, ayrı tutmak 3) nsz Kollamak, beklemek Fırsat gözetmek. Uygun bir zaman gözetmek. 4) Bir sonuca giderken bütün ayrıntı ve … Çağatay Osmanlı Sözlük